İstanbul
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.45
  • EURO
    34.82
  • ALTIN
    2438.6
  • BIST
    9915.62
  • BTC
    63098.151$

Sulak Alanlarımızı koruyalım

01 Şubat 2022, Salı 04:31
Sulak Alanlarımızı koruyalım

"Dünya Sulak Alanlar Günü" sulak alanların önemi, korunması ve akılcı kullanımı konularında kamuoyu bilincini geliştirmek maksadıyla 1997 yılından bu yana her yıl 2 Şubat tarihinde kutlanmaktadır. Ramsar Sözleşmesine üye 171 ülkede kutlanan ve her yıl sulak alanların bir işlevinin tema olarak kullanıldığı etkinlikler için 2021 yılının teması "Su, Sulak Alanlar ve Hayat Birbirinden Ayrılamazlar" olarak belirlenmiştir.

Sulak alanlar, yeryüzündeki tatlı suyun birçoğunu bünyelerinde tutmakta ve bizlere sunmaktadır.

Ramsar Sözleşmesi (Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme) sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımını sağlamayı amaçlayan uluslararası bir sözleşmedir. Sözleşme adını 2 Şubat 1971 tarihinde İran'da imzalandığı şehir olan Ramsar şehrinden almaktadır.
Türkiye'de Ramsar alanı olma şartlarını taşıyan sulak alanlarımız; Göksu deltası, Burdur gölü, Seyfe gölü, Manyas kuş gölü, Sultan sazlığı, Kızılırmak deltası, Akyatan lagünü, Ulubat gölü, Gediz deltası, Meke krater gölü, Yumurtalık lagünleri, Kızılören obruğu, Kuyucuk gölü ve Nemrut gölü olmak üzere 14 Ramsar alanımız vardır.
Ülkemizdeki, 14 Ramsar Alanı (184.487 ha) , 59 Ulusal Öneme Sahip Sulak Alan (869.697 ha), 13 Mahalli Öneme Sahip Sulak Alan (14.513 ha) olmak üzere toplam 1.068.697 ha büyüklüğünde tescilli sulak alan bulunmaktadır. Bugüne kadar toplam büyüklüğü 1.562.623,26 ha olan 2595 adet sulak alan tespit edilmiştir.

Sulak Alanlar Neden Önemlidir?

Bulundukları yörede nem oranını yükselterek, başta yağış ve sıcaklık olmak üzere yerel iklim elemanları üzerinde olumlu etki yaparlar.

Tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini (azot, fosfor gibi) kullanarak suyu temizlerler.
Sulak alanlar, yeraltı sularını besleyerek taban suyunu dengeler. Sel sularını depolayıp, taşkınları kontrol eder. Kıyılarda ise deniz suyunun girişini önleyerek bölgenin su rejimini düzenlerler.

Sulak alanlar; 7 ana grupta toplanmıştır.  

Haliç ve deltalar, 
Tatlı su bataklıkları,
Göller,  
Nehir ve taşkın ovaları,
Turbalıklar, 
Kıyısal sulak alanlar,
İnsan yapısı sulak alanlardır.

Sulak alanlar, ekosistemin sayısız fayda sağlayan vazgeçilmez çevresel faktörleri arasında yer alır. Sulak alanlar suyu kirleten maddeleri kendilerine çekerek göllerin, nehirlerin ve su kaynaklarının temiz kalmalarını sağlıyor. Böylece sadece havanın değil suyun da temiz kalmasını sağlanmış oluyor.

Sulak alan suları durgun su, küçük akarsular, tatlı su, tuzlu su, ve belirli bir derinliğe sahip küçük okyanus alanlarını içerir. Sulak alanların gel-git etkisi çok düşüktür. Genellikle bu etki 6 metreyi geçmez. Bir sulak alanın sınırı, her arazideki bitki örtüsü tipine göre belirlenir.

Ramsar Sözleşmesine göre Sulak alanlar; “deniz suyu alanlarını da kapsamak üzere, doğal ya da yapay, sürekli ya da geçici, durgun ya da akar, tatlı, acı ya da tuzlu bütün sular ile bataklık, sazlık, ıslak çayırlar ve turbalıklarˮ olarak tanımlanmaktadır.

Kurutulmuş arazi, deniz, göl veya bataklık gibi sulak alanlardan suyun uzaklaştırılması ile elde edilen topraklardır.  Kurutulan sulak alanlar ekosistem açısından oldukça önemli yerlerdir. Tropikal bölgelerden sonra en büyük organik madde üreten alanlardır. Büyük miktarda karbonun atmosfere karbondioksit olarak karışmasını engeller ve suyu kirleten maddeleri çevreden kendi içine çekerek göllerin, nehirlerin ve su kaynaklarımızın temiz kalmalarını sağlar. 

Sulak alanlar, başta balıklar ve su kuşları olmak üzere gerek ekolojik değeri, gerekse ticari değeri yüksek, zengin bitki ve hayvan çeşitliliği ile birçok türün yaşamasına olanak sağlarlar.

Maalesef ki ülkemizde sulak alanlarımız yok olma tehlikesi altındadır. İklim değişikliği, tarımda aşırı sulama, yasak avcılık ve balıkçılık, plansız yapılan otoyol, baraj, altyapı projeleri, evsel özellikle sanayi atıkları sulak alanlarımızı kaybetme riskiyle karşı karşıya bırakmaktadır.

Oysaki sulak alanlarımız, yüksek bir ekonomik değere sahiptirler. Balıkçılık, tarım ve hayvancılık, saz üretimi, turizm olanaklarıyla bölge ve ülke ekonomisine önemli katkı sağlarlar.

Bizlere düşen görev; sulak alanları kirletmemek, doğal yapılarını ve ekolojik karakterlerini bozmamak, her türlü arazi ve su kullanım planlamalarında tasarrufu ön planda tutup, sulak alanların işlevlerini yapmasına engel olmamalıyız. Biyoçeşitlilik kaybını durdurup, gelecek nesillere sağlıklı sürdürülebilir bir şekilde bırakmaktır.
HAYAT KAYNAĞIMIZ  OLAN, SULAK  ALANLARIMIZA SAHİP ÇIKIP KORUYALIM...

Özden AYDIN ŞİMŞEK

Yorumlar

  • yorum avatar
    Tamer Takıl
    02-02-2024 12:00

    Teşekkürler Balıkhaber Güzel bilgiler ile bizleri aydınlattığınız için

  • yorum avatar
    h.ibrahim manav
    17-03-2022 17:52

    Her zamanki gibi mükemmel anlatılmış üzerinde çalışılmış detaylandırılmış en önemlisi duygu ve emek harcanarak yazılmış bir yazı çok keyif aldım teşekkürler

  • yorum avatar
    h.ibrahim manav
    01-02-2022 15:57

    Harika bir anlatım olmuş yüreğinize kaleminize sağlıkUmarım gelecek nesiller bu uğraşınızı gerektiği şekilde algılar ve sahip çıkarlarçok teşekkürler

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.