İstanbul
03 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.40
  • EURO
    34.92
  • ALTIN
    2401.4
  • BIST
    10208.65
  • BTC
    59237.15$

Ömer Faruk KARA "Denizlerimizdeki Balık Nüfusunun Çöküşü; Bilimsellik, Av takvimi Av Kotası ile Önlenebilir" 1/2

14 Temmuz 2023, Cuma 11:53
Ömer Faruk KARA "Denizlerimizdeki Balık Nüfusunun Çöküşü; Bilimsellik, Av takvimi Av Kotası ile Önlenebilir" 1/2

Türkiye’nin sucul kaynaklarının (tatlı su ve denizel) içinde yaşadığı ve toplumun protein gereksiniminin çok önemli bir kısmını oluşturan doğadaki balık avcılığının, sürdürülebilir boyutta, gelecek nesiller için projesi sonsuz bir kaynak olarak devam ettirilebilme yönetim stratejisinin, on yıllardır Tarım Bakanlığına vidalanmış olması  “eşyanın tabiatına” aykırıdır.

Şöyle ki; balıkçılık bilimi sofistike bir bilimdir. Balıkçılık tüm dünyada olduğu gibi bizde de bir meslektir. Bu bilimin ana konusunu canlının biyolojisi ve yaşam ortamı olan sular (tatlı-tuzlu) ve suların fiziksel, kimyasal özellikleriyle, su içindeki bir hücreli bitkisel ve hayvansal canlı türleri oluştururlar. Balıkçılık bilimine, bu pencereden bakıldığında, tarım sektörü bilim disiplinleri konularında bir değer olan ziraat mühendisliğinin, balıkçılık bilimi ile örtüşen bir yanının olmadığı tartışma götürmeyen bir gerçektir. Bununla birlikte, balıkçılık mesleğini seven ve bu bilim dalında ikinci bir eğitimle kariyer yapıp uzmanlaşan ve balıkçılık yönetiminde görev yapan ziraat mühendisleri tenzih edilir.

Türkiye’de balıkçılık yönetimi, Tarım Bakanlığı içinde vücut bulduğu 1972 yılından bu güne değin geçen süreçte, özellikle avcılık yoluyla (deniz ve iç sular) üretilenbalıkların stoklarıher gecen yıl, bir önceki yılı aratır durumdadır.

Bu konu;  her balıkçılık av sezonu açılış ve kapanış süreçlerinde özellikle balıkçılar ve balıkçılık sivil toplum kuruşlarınca medyada gündem oluşturmaktadır.

Tarım ve Orman bakanlığına bağlı bir genel Müdürlük düzeyinde yönetilen balıkçılık sektörünün önemi, bilimsel ve ekonomik açılardan derinliğine irdelendiğinde; balıkçılığın ülke ekonomisindeki değeri, kişi başı üretim verimliliği, yarattığı istihdam, balıkçılığın lokomotifi durumda olan sektörler ve işkolları, halkın protein tüketimine olan yıllık katkısı, ihracat ve ithalatta ortalama kg/ döviz getiri ve götürüsü, GSYİH’ ya olan katkılarının, en az 20 yılı aşkın veri tabanlı güncel, ortalama av miktarları (TUİK, balıkhane kayıtları 2000-2022) değerlendirildiğinde, Türkiye balıkçılığının yönetim yapısının yeniden planlanarak, Balıkçılık Bakanlığı veya Başbakanlığa bağlı, çok başlılıktan kurtarılmış bir kurum olarak, doğal balıkçılık kaynaklarından (tatlı su ve denizlerden) ekonomik av gücüyle optimum düzeyde, sürdürülebilir balıkçılık, balıkçılık bilimi ışığında, asli sahiplerine verilmesi gerekirdi.

Yukarda verilen özet bilgi notu ışığında, bilimsel sürdürülebilir balıkçılık hedeflerine ulaşabilmek için, balıkçılık yönetiminin sorumlu olduğu denizlerimizde yaşayan, ekonomik öneme haiz balıkların senelik rezervlerin ne boyutta olduğunu hesaplamak zorunluluğu vardır. Projesi sonsuz kendini yenileyen kaynakların sürdürülebilirliği ancak, her yıl biyolojik açıdan sucul kaynaklardan avlanabilir balık miktarını hesaplamakla mümkündür. Ayrıca, mevcut endüstriyel balık av gücünün (gırgır, trol av tenelerinin), günlük ortalama birim av gücü ile üretilmesi hesaplanan balığın ne kadar zamanda avlanabileceğini saptayan,  av kotası ve av kapanış takvimi belirlenme zorunluluğu vardır. Bu fiiliyatın Deniz ve İç Su ÜrünleriStok ve Rezerv Yönetimini” balıkçılıktan sorumlu Bakanlık ve ona bağlı Genel Müdürlükçe, on yıllardır hayata geçirilmediğini, her sene balıkçılığımızda izlenen aşırı avlanma sonucu, balık türlerinde izlenen boy küçülmesi ve üretim azalması kanıtlamaktadır.

Üç boyutlu sucul ortamda yaşayan ve mobil olan canlıların stok boyutlarını saptamak, güncelliği olan balık stok ölçüm yöntemlerini bilmek ve bu yöntemleri denizel ortamda uygulama pratik donanımlarına sahip olmakla mümkündür. Bu nedenle, balıkçılık yönetiminin denizlerin ve sucul ortamın güdümlü araştırılabilmesi için, karasal (balıkçılık araştırma enstitüsü) ve denizel (özel maksatlı balıkçılık araştırma gemisi) fiziki alt yapısı ile bu alt yapılarda görev alan balıkçılık bilim insan kaynaklarına gereksinimi vardır.

Türkiye coğrafi açıdan biri iç deniz (Marmara) 4 denizle çevrili bir yarımada ve zengin doğal ve yapay tatlı su kaynaklarına sahiptir. Karadeniz’in de dâhil olduğu Akdeniz çanağında 25 ülke içinde, üretilen yaklaşık 1.1-1.2 milyon ton balık/ yıl üretimin günümüzde yaklaşık %25 ini ( 320 bin ton balık/yıl) Türkiye tek başına üretmektedir. (FAO. 2018)

Türkiye 8333 km. kıyı uzunluğuna, fiziksel ve kimyasal özellikleri farklı 4 denize sahip olması nedeniyle, bu denizlerde yaşayan balıkların araştırmasını bir araştırma gemisiyle bir mevsimde başarabilmesi olanaksızdır. Bu nedenle, Türkiye sucul kaynaklarının sağlıklı araştırılıp, optimum düzeyde sürdürülebilir balıkçılık yapılabilmesi için, en az her deniz için bir araştırma istasyon veya enstitüye, yine, Karadeniz için 43-45m.tam boyu ve 800-1000hP ana makinesi, gemi ve araştırma personeli (bilim insanı dahil) toplam 22-24 personel barındıran akustik aletler, balıkçılık ve oşinografi laboratuvar donanımlı, özel maksatlı bir araştırma gemisine; Ayni özelliklere ve donanıma sahip 26-30m.arası tam boy, 450-500hP. 2 adet özel maksatlı araştırma gemisi de Marmara denizi- Kuzey Ege ve Akdeniz için olmak üzere toplam 3 balıkçılık araştırma gemisiyle, senede en az her gemi 80-100 gün aktif balıkçılık araştırma sörveyleriyle, denizlerimiz balıkçılığı üzerine olan araştırmaları, sağlıklı başarabilirler.

Balıkçılığın ülke ekonomisindeki 20 yıllık üretim akışı:

Yazı içinde sözü edilen "Balık durumu her geçen yıl bir önceki yılı aratıyor.” cümlesinin somut 20 yıllık istatistik veri kaydı incelendiğinde (şekil 1-2) denizlerimiz balık üretiminin 20 yılda maksimum 580 bin ton balık/yıl üretimden, kümülatif olarak yaklaşık 320 bin ton balık/ yıla düşerek, kaybın yaklaşık senelik 250 bin ton balık/yıl olduğudur. Bu da balıkçılığın ekonomik olmaktan uzaklaştığı ve hatta birçok ekonomik önemi olan balıkların neslinin tükenme riski taşıdığının işaretidir.

Şekil 1. Deniz balıkları ve diğerleri 2000-2020 yılları arasında gerçekleşen av verileri (Kara. Ö.F; 2022)

Denizlerimizden 250 bin ton/yıl balık üretim azalışının ekonomik boyutu bu günkü değerle, en ucuz balığın (hamsi, sardalye vb.) ortalama değeri perakende tüketicide 50 TL./kg. kabul edildiğinde 12.5 milyar TL dır. Bu güne değin durumun önem veacili yeti çeşitli makale ve kamuoyu uyarışlarıyla balıkçılık yönetimine bildirilmiş olmasına rağmen, gerek “balıkçılıkav takviminde güncelleme”, gerekse endüstriyel balıkçılığa “kota uygulama” yöntemi hayata geçirilememiş, çok yüksek bir endüstriyel balıkçılık av gücüyle aşırı avlanma devam etmiş ve edegelmektedir. (Kara.,2022)

Şüphesiz balıkçılık yönetimi liyakatli konu sahibi ehil ellerde olsa, bu vahşi avlanma en azından etik açıdan devam edemezdi. Ekonominin etik kuralı olan “ ölçülmeyen kaynak sağlıklı değerlendirilemez” öneriden hareketle, balıkçılık gibi kendini yenileyen canlı kaynağın sahipsiz ve bilim dışı ölçülmeden yapılan vahşi avcılıkla azalarak tükenmesine göz yumulmamalıdır.  

                          

Şekil 2. Ekonomik önemi olan pelajik deniz balıklarının 2000-2020 yılları arasında gerçekleşen av verileri (ton/balık).(Kara, Ö. F; 2022)

Sucul Canlıların Yaşam Dinamiği ve Önemi:

Her canlının bir yaşam dinamiği vardır. Sucul ortamdaki canlılardan özellikle balıklarda iç veya dış döllenme sonucu yumurtadan çıkan larvalar, kısa zaman aralığında türlerine göre, ebe beyinlerine benzerler. Farklı yaşam süreçleri içinde balıklar beslenir, büyür, seksüel olgunluğa ulaşır, beslenme ve yumurtlama göçü yapar, yaşar ve ölürler. Bir kısım balıklar otçuldur ki bunlar doğadaki toplam balığın büyük yüzdesini oluştururlar. Bir kısım balıklar ise dişli (karnivor) etle beslenir (büyük balık, küçük balığı yer). Balıkçılık kaynaklarının kendi içinde olan bu dinamiği, besin zincirinin son halkası olan insan (balıkçı)  sucul ortamdaki balık stokunu, bilimin ışığında ölçülmeden (çok veya az) avladığında, balık nüfusunun dengesini (dinamiğini) bozar. Bu dengenin balıkçılığın aleyhinde bozulduğunun somut kanıtı, her yıl ekonomik önemi olan balıklarda güdümlü (haftalık, aylık) yapılan boy, ağırlık ve yaş ölçüm çalışmasında, balıkların senelik boy ağırlık veri ortalamasınınküçülmesi, bu türe ait balık stokunun aşırı avlanma sonucu çöktüğüdür. Eğer eşitse avlanma ve av gücü dengede ve yapılan balıkçılık sürdürülebilirdir. Balıkların boy ağırlık ortalamasında seneden seneye artış varsa, balık stokundan yeteri ölçüde üretim yapamıyoruz, bunun için ya av süresi uzatılır ya da av gücü büyütülür.

Sucul ortamda avcılıkla (trol, gırgır, küçük balıkçı) yapılan avlanmada, deniz kuşları hariç sucul ortamdaki, otçul ve diğer balıkların tüketicisi etçil balıklardır. Ayrıca etçil balıkların da tüketicisi, daha büyük etçil balıklardır. Görüldüğü gibi, kendini yenileyebilen canlı kaynağın sağlıklı dinamik bir yapı içinde hayatını sürdürebilmesinin denklemi çok bilinmeyenli bir yapı arz etmektedir. Ölçülen balıkçılık kaynaklarının sürdürülebilir işletmeciliğinde, stokta hesaplanan balığın ancak %30 u avlandığında kaynağın devamlılığı dengededir. Şayet stoku genç bireyler oluşturuyorsa, özellikle seksüel olgunluğa erişmemiş stoklarda ölçülen veya tahmin edilen stokun o sene için % 15-20 si avlanabilir.

Sucul Ortamda Pelajialde ve Dipde Yaşayan Balıkların Stok Ölçümleri

Sucul ortamda yaşayan balıklar demersal (dipte) ve pelajik (orta su ve yüzeye yakın) yaşam hayatına uyum göstermelerine göre sınıflandırılırlar. Demarsal balıklar, pelajik balıklar gibi uzun mesafeler yumurtlama ve beslenme göçü yapmaz ve hareket kabiliyetleri pelajik balıklara nazaran daha yavaştır. Demersal balıkların göçleri, derin sulardan sığ sulara yumurtlama göçü şeklinde gerçekleşir. Dünya deniz ve okyanusların balık nüfusunun %65-70 ini pelajikbalıklar oluşturur. Bu bağlamda, pelajik balık nüfusunun ölçümü genelde, kısa sürede sonuç alınan ve aktif bir yöntem olan akustik aletlerle (echo-sounder, sonar) yapılır. Bununla beraber, pelajik ve demersal balıkların stok ölçümleri, yumurtlama döneminde, balığın ihtiyoplanktondaki günlük yumurta üretiminden de hesaplanabilir. Dip balıklarının stok miktarlarının tespiti, farklı derinlik tabakalarındaki balıkların mil2/ton veya m2/kg. miktar dağılımları rastgele veya homojen seçilen trol sörvey istasyonlarında, birim zamanda sabit hızda (2-2.5mil/saat) trol çekimi ile dipte taranan alandan elde edilen balık örnekleri yöntemi ile gerçekleşir.

Denizlerimizde balık üreme alanları oluşturmadan önce, balıkların yumurtlama mevsimlerinde plankton sörveyleri ile ihtiyoplanktondaki balık yumurta varlığından ekonomik önemi olan balıkların yumurtlama alanlarını saptayarak, belirlenen alanların balıkların yumurtlama mevsimlerinde geleneksel balıkçı (küçük balıkçı) dâhil tüm balıkçılığa kapatılmalıdır.

Pelajik balıklar için üreme alanları oluşturulamaz, çünkü bu balıklar uzun mesafeler arasında beslenme ve yumurtlama göçü yaparlar, üreme biyolojilerine uygun su ortamlarında yumurtalarını döken balıklardır. Sportif balıkçılık için ve bazı dip balıklarının üremeleri için, yine yasa dışı avlanan trol balıkçısının sığ sulara girip trol çekmesini önlemek gayesiyle, eski tekne ve geometrik şekilli beton bloklar denize bırakılarak, balıklar için suni korunaklar ve resifler oluşturulabilir. Bu tür aktivitenin ekonomik getirisi yapılan masrafı genelde karşılamaz.

Balıkçılıkta Envanter ve Önemi.

Sucul ortamda yaşayan ve mobil olan canlıları (balıkları) ne ile nasıl avladığımızı, avlanacak balıkların dağılım sınırlarına nasıl ve hangi güçle ve hangi vasıta ile ulaşılabileceğini ve ne kadar süreyle bu kaynağı işleyebileceğimizi bilmemiz gerekir. Balıkçılıkta en önemli varlık değerleri; balığı bulan izleyen balıkçı teknesi, balığı avlayan ağ türü, donanımı, balıkçı adedi ve teknenin ortalama günlük birim av gücü etkinliğidir.

Türkiye deniz balıkçılığı Karadeniz’inde dâhil olduğu Akdeniz çanağı içinde kıyı ve kısa yol denizbalıkçılığı şeklinde sınıflandırılabilir. Bu nedenle balıkçılık kıyı balıkçılığı olarak geleneksel balıkçılık(artisanal fishery),  kısa yol veya günübirlik gırgır (purse seine) çevirme ağı balıkçılığı ve sürütme ağı trolle yapılan endüstriyel balıkçılık olmak üzere iki grupta mütalaa edilebilir.

Elde Edilebilir Sağlıklı Balık Av İstatistik Verileri:

Balık av istatistik verisi geçmişte, adrese dayalı elde edilen rakamlar ışığında kayda geçerken, günümüzde bu yöntem güncellenerek daha sağlıklı bir yapıya kavuşturuldu. Bununla beraber balık av istatistik verilerinin elde edilişinde derinliğine çaba göstererek verilerin toplanması daha az hata içeren bir yapıya kavuşturulabilir. Türkiye denizleri toplam pelajik balık üretiminin % 90 sanını gırgır takımları ve yine demersal balık üretiminin %90 sanını trol takımları üretir. Gırgır ve trol tekneleri denizcilik kanununa göre seyir yönetmeliği gereğince jurnal tutmak zorundadır. Bu nedenle balık av operasyonlarında yaptıkları avlanma yeri (konumu) ve üretilen balık türünü ve miktarını tahmini olarak jurnale kaydetmeleri gerekir. Bunun dışında, gırgır ve trol takımlarının büyük çoğunluğu çalışan personeli, avlanan balıktan elde edilen parasal gelirden, bütün masraflar çıktıktan sonra (vergi dahi) kalan paranın ½ si geminin sigortası olarak, gemi sahibine kalır. Kalan para ( ½ ) de çalışan personele pay olarak, “Osmanlıdan kalan” bir bölüşüm yöntemi ile çalışanlar nemalandırılır. Bu nedenle, çalışan balıkçılar her operasyonda avlanan balığın miktarını yaklaşık olarak bilir ve kayıt tutar. Balık üretim istatistiğini yapan görevliler eğer, balıkçılığın içinden gelmiş, balıkçılık bilimine hâkim, balıkçıyla iletişim kurabilme inceliğinde donanımlılarsa, sağlıklı veri toplamaları daha kolay olacaktır.

Ayrıca, kaptan ve balıkçı reisleriyle yüz yüze olan, balık av istatistik verileri elde etme ortamında, kaptan veya balıkçı reisi, sizden önce balıkçılık üzerine, balıkçılıkta karşılaştığı dar boğazların giderilmesi hakkında size sorular sorarak,  balıkçılık bilginiz konusunda sizi imtihan eder.  Şayet sizi balıkçılık konusunda ehil, uzman bir kişi olarak görürse, size kara kaplı defterinden gün be gün nerede ne kadar balık avladığını söyler. Aksi halde sağlıklı bilgi vermez. Bu nedenle, balıkçılık istatistiği yapan görevlilerin balıkçılık konusunda donanımlı olmaları şarttır.

Balık istatistiklerindeki hata payını küçülten bir diğer sağlıklı yöntem, trol ve gırgır teknelerinin avladıkları balıkların satış kayıtlarının yaklaşık %90-95 in balıkhaneden geçmiş olmasıdır. O nedenle balıkhanelerde, balıkçılıktan sorumlu merkezi otoritenin bir ofisinin olmasında yarar vardır. Balıkhaneye balık çok erken saatlerde örneğin, saat sabahın 04-05 i gibi gelir. Konu ilgili görevli bu saatte işbaşı yaparsa, gelen balığın av yeri, (Karadeniz –Marmara- Ege-Akdeniz gibi) miktarı (kasa, kg.) türü gün be gün kayıt altına alınabilir. Tabi ayni işlem balıkhane de belediye personeli tarafından da balığın müzayede satışının kaç TL den yapıldığı kayıt altına alınır. Bu işlemler genelde saat 11-12 arasında biter.

Denizde Av Teknesinde örneklemeyle Yapılan Biyoistatistik Hesaplama:

Balıkçılıktan sorumlu merkezi yönetim, endüstriyel balıkçı gemilerine av sezonunda, balıkçı teknelerinin operasyonları esnasında, teknenin bir günde avlayabildiği ortalama av miktar tahminini (catch per unit eford) istatistiki yöntemle yerinde ölçmek ve avlanan balıklardan biyolojik veri örnekleri(yaş-boy- seks vb.)  almak için görevlendirir (Gemi kaptanın müsaadesi alınarak).

Bu yöntemle,  mevcut farklı av teknelerinden (trol ve gırgır) av sezonunda yeterli sayıda elde edilen günlük balık av verileri (kg.-ton) değerleriyle av sezonunda avlanan balığın toplam miktarı “biyoistatistik “hesaplama ile de tahmin edilebilir.

Türkiye Denizleri ve İç Sular Balıkçılık Av Gücümüz

TÜİK kayıtlarında 2011, toplam av gücümüz; pelajik balıklar için 726 kadar gırgır teknesi, demersal balıklar için de yaklaşık 700 trol teknesi, hem yüzey hem de dip balık türlerini kıyı balıkçılığı ile avlayan 13.952 küçük ölçekli balıkçı tekneleriyle beraber toplam balıkçılık av gücümüz 15.378 tekneden oluşmaktadır.

Sularımızda aktif olarak çalışan gırgır teknelerin denizlerimizdeki dağılımları, Doğu Karadeniz’de 154, Batı Karadeniz’de 230, Marmara da 174, Ege denizinde 95, Akdeniz’ 73 adettir.

Gırgır balıkçılık türünün sularımızda avlanma alanları genellikle sahil, sahil ötesi mesafeleri içermektedir. Sularımız gırgır balıkçı tekneleri sahip oldukları tekne boyu, motor gücü ve sahip olduğu seyir donanımı ve güvenliği açılarından sahil ötesi sularda avlanabilme, balığı arayıp bulma ve liman yapmadan lojistik açıdan 3-5 gün denizde kalabilme olanağına sahiptir. Böyle olmakla beraber, genelde gırgır balıkçımız balığın sahil sularına geldiğinde avlamayı tercih etmekte, bilimsel anlamda tartışılan “24 m. derinden daha sığ sularda gırgır avcılığı yapılamaz” yasa hükmüne rağmen, gırgır balıkçımızın çoğu kez bu hükme riayet etmemesi, geleneksel kıyı balıkçısıyla sorun yaşamasına neden olmaktadır.

Gırgır balıkçılığı, az caba veya emek yoğun üretime dayanan önemli ekonomik avlanma türüdür. Sularımızda avlanan gırgır teknelerinin avcılık etkinliği, tekne boyutlarına, hedef tür balık seçimine, ağ büyüklüğüne ve aktif çalışan ortalama 25, orkinos avında 40 kadar balıkçı adedine bağlı olarak, yıllık balık av miktarları 500 – 2 000 ton balık/yıl arasındadır.

Boyları 30-50 m.arasında olan gırgır teknelerinin sularımızdaki dağılımı; Doğu Karadeniz’de 73, Batı Karadeniz’de 62, Marmara’da 70, Ege denizinde 11, Akdeniz’de 7 adet olup, 50 m. boyun üzerinde olan 8 adet tekne Doğu Karadeniz’de ve 2 adet tekne de Marmara denizindedir (TÜİK 2011).

Marmara ve Karadeniz gırgır av tekneleri 1-2 adat arasında değişen aktarma teknesi adı verilen balık taşıma teknesine sahiptir. Yine orkinos gırgır tekneleri de 1-2 adet livar veya balık taşıma teknesi kullanır. Bu açılardan bakıldığında gırgır balıkçılığı, yarattığı istihdam ve yoğun avlanan balığın dağılımını sağlayan iş kolları açılarından, her gırgır av teknesi küçük bir işletme görünümündedir.

On yıllardır, deniz balık stoklarının üretim miktarlarında görülen azalma ve avlanan hedef tür demersal, pelajik balık türlerinin her sene, boy ortalamalarında görülen küçülme, deniz balık stoklarımızın çöküşünün habercisi olmuştur. Bu durum, geleneksel kıyı balıkçısı dâhil, endüstriyel balıkçılarında pastadan aldıkları payın her yıl azalmasını ve balıkçılığın ekonomik olmaktan uzaklaşması sonucunu doğurmuştur.

Projesi sonsuz deniz balıkçılığımızın çöküş sarmalından düze çıkması için, bilimsellik içeren “sürdürülebilir balıkçılık” kavramının gündeme taşınması ve bu bağlamda, balıkçılığın çöküşünde görülen sorunların aşılmasına çare olarak 2014 yılında, mevcut av filosunun sayıca azaltılması yoluna gidilmiştir. Bu maksatla, 130 milyon TL tutarında bir meblağın balıkçıya hibe şeklinde verilerek, muayyen bir miktar av filosunun “geleneksel kıyı balıkçısı, gırgır ve trol teknelerinin” avcılıktan alıkonulması sağlandı. Fakat bu gün için stoklarda bir iyileşme izlenemedi. Konu bilimsel yönden doğru olmakla beraber, yapılan yanlış; stokları yoğun avlayan veya birim av gücü yüksek olan “endüstriyel balık av gücü” yerine, günlük av üretimi en düşük olan, “geleneksel kıyı balıkçısı” av filosunda küçülme yapıldı.

2014 yılında başlayan ve peyderpey devam eden deniz balıkçılığı av filosundaki küçülmeye rağmen endüstriyel balık av gücümüz, özellikle aktif gırgır av gücü 600 tekneyi kapsamaktadır. Mevcut gırgır teknelerinin yaklaşık % 30 uzak yol ve açık deniz balıkçılığı yapacak seyir ve lojistik donama sahiptir. Şüphesiz teknelerin bu özelliği ve taşıdığı personeli nedeniyle sene içinde yeterli balık avlayamadığında veya bulamadığında, ekonomik açıdan zor duruma düşecektir ve düşmektedirler. Türkiye sularında bu zamana kadar yapılana pelajik balıkçılıkta gırgırla üretilen hedef tür balıklar, başta hamsi olmak üzere, sardalye, istavrit, palamut, lüfer, kolyoz, uskumru, orkinos ve çaça balığı diye sıralayabiliriz. Bu balıkların en büyük bölümünü 100- 350 bin ton yıl/balık üretimiolan hamsi teşkil eder. Bununda en büyük kısmının avı Karadeniz ve Marmara denizinde gerçekleşir. Yine bu denizlerde istavrit, çaça balığı, palamut lüfer gırgır balıkçılığının favori avlarıdır. Marmara denizi, Ege ve Akdeniz’de sardalye, kolyoz, uskumru, akya, orkinos balıkları gırgır balıkçılığı için önemli balıklardır. Orkinos kotaya tabi olduğu için, kura sonucu seçilen sınırlı sayıda gırgırlar bu balığın avından yararlanabilmektedir.

Bu gün mevcut gırgır filosunun %30 nu 30m.ve üzeri gırgırlar oluşturmaktadır. Yalnız bu gırgırlar, başta hamsi olmak üzere yıllık üretimimiz olan yaklaşık 400 -450 bin ton yıl/ pelajik balık üretiminin tamamını üretebilecek av gücüne sahiptir. Diğer bir ifade ile bu teknelerin her biri av mevsiminde ortalama 2 000 ton balık/yıl üretim yapsa 200 tekne 400 bin ton balık üretir. Bu büyüklükte (30m.nin ürerinde) ve en az 30 personelle ürettiği balığın %70-80 oluşturan hamsi balığı olunca ancak balıkçılık ekonomik olabilir. 2014 yılından itibaren balık av filosunda küçülmeye gidilmesine rağmen, kayıtlı görünen 600 adet gırgır av teknelerinin, mevcut balık rezervlerimizin (500 bin ton deniz balığı/yıl) çok üzerinde bir av gücü büyüklüğüne sahip olduğu tartışma götürmeyen bir gerçektir.

Sahip olduğumuz gırgır av filomuzun gelecek için de, hedef tür pelajik balık boylarının küçülmesine ve stokların çökmesine neden olacağını göz ardı edemeyiz. Bu güne değin önemli teşvik ve yatırımlarla erişmiş olduğumuz gırgır av filomuzun etkin ve ekonomik olarak kullanımı için, filonun avdan çekilmesi yerine, bu özellikleri taşıyan filoyu (30-50m.ve üzeri boydaki gırgır tekneleri) gereksinimi olan yakın çevremizdeki denizlerde, devletten devlete ortaklaşa çalışma olanaklarını aramak öncelikli hedefimiz olmalıdır. Ya da; bu filoya talip olmak isteyen ülkeleri araştırarak, teknenin değerinde elden çıkarmak, elde edilen kaynağı, daha küçük boyutlu örneğin 18-20m.boyunda 360-400hp gücünde motor ve 16-20 personelle gırgır ağ donanımına uygun, ülke balıkçılığımız için ekonomik olabilecek bir boyuta taşımak, balıkçılığımızın geleceğine olumlu ışık tutacaktır.

Hedef tür pelajik balık stoklarımızın çöküş göstergesi olan, mevcut türlerin satış boyun altında en az kendini bir defa yenileyerek stoka katkıda bulunamadan, gırgır balıkçılığı tarafından yoğun avlanıyor olma konusu, demersal balık stoklarının yoğun avlanmasında etkin olan “endüstriyel trol balıkçılığı” için de geçerlidir.

Bir gırgır teknesinde, gemi personeli ve aktarma teknesi (avlanan balığı taşıyan yedek tekne) personeli dâhil ortalama 25 kişi aktif görev alır. Buradan 700 gırgır teknesi x 25 = 17 500 personel, yine bir trol teknesinde gemi personeli dâhil ortalama 6 personel, 700 trol x 6 = 4 200 personel ve geleneksel kıyı balıkçı teknelerinde ise tekne boyuna, yaptığı avcılık türüne göre personel sayısı 2-3 arasında değişir. Denizlerimizde geleneksel balıkçı (artisinal fishery) teknesi 13 952 adet x 2.5 balıkçı/tekne varsayıldığında 34 880 balıkçı olup, toplam aktif balıkçı adedinin 17 500 + 4 200 + 34 800 = 56 500 balıkçı olduğunu tahmin edebiliriz. Küçük ölçekli balıkçıların avcılık yöntemi rastgele olup, günlük üretimleri ortalama 10-15 kg. balık/gündür. Küçük ölçekli balıkçılıkta, günlük av üretimi az miktarda olduğu için, bu avcılık türünün balık stoklarının aşırı avlanmasında etkinliği söz konusu olamaz. Endüstriyel balıkçılardan gırgır takımları, sularımız için yıllık birim av güçleri; takımların ağ boyu ve beygir gücü büyüklüğüne bağlı olarak 500-2000 ton balık/yıldır. Denizlerimizdeki trol takımlarımız genelde günü birlik av yaptıkları sahalara, gidiş ve dönüşteki seyir süreleri, hemen hemen trol çekiminde geçen süre ile ayni olduğu için, günlük av üretimleri düşük olup, 200-300 kg balık/gündür.

İç sularda avcılık yapan 12m.den küçük balıkçı tekne adedi 2 831 adettir (Gün.,Kızak.,2019).  Tekne başı balıkçı sayısını 1.5 kabul edersek (genelde iç sularda balıkçılık tek kişiyle yapılır) yaklaşık 4 500 aktif balıkçı vardır.

Ömer Faruk KARA

BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU - MAKALE 2 BÖLÜMDEN OLUŞMAKTADIR

MAKALENİN İKİNCİ BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYINIZ

Ömer Faruk KARA "Avcılık ve Kültür Balıkçılığında Yıllık Kişi Başı Balık Eldesi" 2/2
Kaynak Linki = https://www.balikhaber.com/makale/omer-faruk-kara-avcilik-ve-kultur-balikciliginda-yillik-kisi-basi-balik-eldesi-22-38

 

Ömer Faruk KARA:1941 Giresun doğumlu olup, Yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Zooloji-Jeoloji Bölümünde tamamlamıştır. 1967 yılında İ.Ü Hidrobiyoloji Araştırma Enstitüsünde Balıkçılık Biyoloğu olarak göreve başlamıştır.

1970–1972 yıllarında Birleşmiş Milletler (UNDP-FAO) ile müşterek yürütülen “Türkiye Balıkçılığını Geliştirme Projesi’nde” FAO biyologları ve diğer araştırmacı uzmanların konturpartı olarak proje süresince çalışmıştır.

1972–1973 yıllarında FAO bursuyla Norveç-Bergen Deniz Araştırmaları Enstitüsünde “Akustik sörvey, balık stoklarının ölçümü ve açık deniz balıkçılığı” konularında eğitim görmüştür.

1973 yılında Hindistan/Cocin’ de yapılan “FAO/NORADAkustik Yöntemlerle Balıkların İzlenmesi ve Miktarlarının Hesaplanması” kursuna katılmıştır. Ayni sene içerisinde Akdeniz Balıkçılık Genel Konseyi (GFCM/FAO) sekreterliği tarafından bu konseyin “Akustik yöntemlerle balıkların stok boyutlarının ölçülmesi ve balık istatistikleri yöntemleriyle kaynakların değerlendirilmesi” konulu iki alt çalışma grubuna üye seçilmiştir.

1976 yılından 1980 yılına kadar Tarım Bakanlığı bünyesindeki “Su Ürünleri Genel Müdürlüğü” nde Uzman balıkçılık biyoloğu olarak görev almıştır.

1985 yılından itibaren Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak çalışmıştır.

1996 yılı başında Üniversiteden emekli olmuştur. Emekli olduktan sonra Tarım Bakanlığınca yürütülen bir bölüm eğitim programlarında eğitici olarak aktivitelerini sürdürmüştür. Ayrıca TAP’ da proje lideri olarak 1997-1999 yılları arasında Dünya Bankası Destekli “Ege Deniz Endüstriyel Balıkçılığı Üzerine Araştırma”  ve yine 2000 yılında “Akdeniz Endüstriyel Balıkçılığı Üzerine” olan iki araştırma projelerini yürütmüştür.

2005 yılında, Yalıkavak Belediyesi desteğinde “Ege denizinde Ağ-Parakete Balıkçılığının Ekonomiye Kazandırılması” başlığı taşıyan Avrupa Birliği projesini yürütmüştür.

Bu güne kadar, 15 den fazla balıkçılık araştırma projesinde çalışmış ve yürütmüş olup, 25 in üzerinde yurt içi ve yurt dışı bilimsel yayınları vardır. Ayrıca; “Balıkçılık Biyolojisi ve Popülasyon dinamiği (ISBN 975-483-143-2), Balıkçı Gemileri Dizayn ve Donanımları (ISBN 975-483-173-4) ve Deniz Balıklarının Sürdürülebilir Avcılığında İHTİYOPLANKTON ve Önemi (ISBN 978-605-67213-0-4)” 3 adet ders kitabı vardır.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.