İstanbul
01 Mayıs, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    32.51
  • EURO
    34.77
  • ALTIN
    2407.4
  • BIST
    10045.74
  • BTC
    57787.93$
Seafood Expo Eurasia

Future Fish Eurasia Fuarında Geleceğe Işık Tutacak Seminer

Future Fish Eurasia Fuarında Geleceğe Işık Tutacak Seminer
Future Fish EURASIA – 10. Uluslararası Su Ürünleri İhracat ve İşleme, Akuakültür ve Balıkçılık Teknolojileri Fuarı 3-5 Kasım 2022 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirildi.

Fuar kapsamında 4 Kasım 2022 tarihinde IYAFA Paneli düzenlendi. Panelde IYAFA ekseninde küçük ölçekli balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliğinin çevresel, sosyal ve ekonomik yönden sürdürülebilirliği, sorunlar ve çözüm önerileri konularına değinildi.

Panel; Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Vahdet Ünal moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Panelde Özcan Türkoğlu (FAO Türkiye Kıdemli Program Koordinatörü), Mustafa Özen (T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü), Mehmet Nuri Yılmaz (T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı) açılış konuşmalarını gerçekleştirdi. Konuşmacılar dünyada ve Türkiye’de su ürünleri sektörüne ilişkin genel bilgiler ile görev aldıkları kurumlar tarafından gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bilgiler verdi.

Açılış konuşmalarından sonra ilk olarak Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜRKOOP) Genel Başkanı Ramazan Özkaya küçük ölçekli balıkçıların sorunlarını dile getirdi.

Özkaya; 2022 yılının “Uluslararası Küçük Ölçekli Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yılı (IYAFA)” olarak ilan edilmesinin büyük önem arz ettiğini söyleyerek konuşmasına başladı. Her zaman söylediğimiz bir şey vardı "Hamsi boyu küçük, değeri büyük" derdik, şimdi de geleneksek balıkçılık için "Ölçeği küçük, değeri büyük" diyoruz.

“Küçük ölçekli balıkçılar genelde devletin kendilerine destek vermesini ve yardım etmesini istiyor ancak eğer biz küçük ölçekli balıkçıların avlak sahalarını koruyabilirsek ve hayatını devam ettirebilecek kadar balık yakalamalarını sağlayabilirsek zaten desteklere ihtiyaçları kalmaz. Diğer bir husus ise; büyük balıkçıların her türlü hava şartlarında denize çıkabilmesi ve bol miktarda balık avlaması, küçük ölçekli balıkçıların avladıkları balıkların değerinin azalmasına neden olmaktadır.

Bu nedenle bölgesel balıkçılık yönetimine geçilmeli ve balıkçılık yönetiminde küçük ölçekli balıkçıların hakları da göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca küçük ölçekli balıkçılar denizlerin koruyucularıdır. Küçük ölçekli balıkçılığın olduğu bölgelerde kaçak avcılık azalmaktadır.

Türkiye’nin iç denizlere sahip olması nedeniyle avlayabileceğimiz balık stoklarımız sınırlıdır. Oysa ülkemizde açık denizlerde ve okyanuslarda avcılık yapabilecek kapasitede çok sayıda büyük balıkçı gemisi bulunmaktadır. Stoklarımız her geçen gün daha kötüye gitse de; balıkçı gemileri artan masraflarını karşılayabilmek ve daha çok balık avlayabilmek için gemi boylarını ve motor güçlerini artırmaya devam etmektedir. Bu da bir kısır döngüye neden olmaktadır. Bunu engellemek amacıyla; Bakanlık gemi boylarına ve motor güçlerine sınırlama getirerek ve kota uygulamaları ile avlanan balıkların insan gıdası olarak kullanılmasını sağlayabilir ve böylece balık fiyatları azalırken küçük ölçekli balıkçıların avladıkları ürünler de para edecektir.

Stoklarımızın sürdürülebilirliği için koruma ve kontrol faaliyetlerini daha sıkı hale getirerek özellikle kaçak avcılara göz açtırmamalıyız. Bunun için zorunlu karaya çıkış noktaları belirlenmeli ve bu noktalarda su ürünleri mühendisleri istihdam edilmeli ve yasak dönemde, bölgede, boyda avlanan balıkların karaya çıkarılması engellenmelidir. Bakanlık su ürünleri mühendislerine sahip çıkarsa onlar da denizlere sahip çıkacaktır.

Burada tüketicilere de büyük rol düşmektedir; tüketicilerin av zamanı ve boy yasakları hakkında bilinçli olması ve yasak zamanda, küçük boyda avlanan balıkları satın almaması gerekmektedir. Çünkü denizlerdeki balıklar sadece 18 bin balıkçı gemisinin malı değil, 85 milyon insanın ortak malıdır.

Panelde ikinci olarak Su Ürünleri Yetiştiricileri Merkez Birliği (SUYMERBİR) Başkanı Faruk Coşkun söz aldı.

Faruk Coşkun: “2022 yılının su ürünleri avcılığı ve yetiştiriciliği yılı ilan edilmesinin sektör açısından çok önemlidir. Çünkü dünyada olduğu gibi ülkemizde de su ürünleri yetiştiriciliği yapan işletmelerinin büyük çoğunluğun küçük ölçekli işletmelerdir. Küçük ölçekli yetiştiricilerin en büyük sıkıntıları yatırım yapmak için bankalardan kredi kullanmak istediklerinde çok yüksek miktarlarda teminat istenmesidir. Diğer bir sorun ise küçük işletmeler ürettiği ürünü karşılık göstererek fabrikalardan ve bayilerden yem almaktadır. Önceki yıllarda 9-10 kg balık ile ödeyerek aldığı miktardaki yemi şimdilerde 12 kg balık vererek karşılayabilmektedirler. Bu nedenle küçük ölçekli işletmelerin üretimlerinde aksamalar yaşanmaktadır. Küçük ölçekli işletmelerden balık alan firmalar ise işletmelerin üretimde yaşadıkları bu aksaklıklardan dolayı devamlı bir şekilde balık tedarik edememeleri nedeniyle bu işletmelerden balık almak istememektedirler. Ayrıca küçük ölçekli işletmelerin bütçeleri sınırlı olduğu için maalesef yeni üretim teknolojilerine ayak uydurmaları mümkün olmamaktadır. Küçük işletmeler açısından önemli diğer bir husus ise; devlet tarafından verilen yetiştiricilik desteklemeleridir. Halihazırda kilo başına 1 TL destekleme verilmektedir ancak küçük işletmelerin ayakta kalabilmesi için desteklemenin en az kilo başına 5 TL olması lazımdır.”

FAO Balıkçılık ve Su Ürünleri Uzmanı Ferrahi Saraçoğlu; 2022 yılının Küçük Ölçekli Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yılı ilan edilmesinin ardındaki süreçlerden bahsetti. Ayrıca FAO’nun küçük ölçekli balıkçı ve üreticiler için gerçekleştirdiği faaliyetleri anlattı.

“Türkiye Hükümeti tarafından finanse edilen ve FAO Türkiye Ofisi tarafından gerçekleştirilen Orta Asya, Azerbaycan ve Türkiye’de balıkçılık ve su ürünleri yetiştiriciliği kapasite geliştirme programlarımız bulunmaktadır. Program kapsamındaki her aktivite içerisinde IYAFA ile ilgili üniversitelerle ortak aktivitelerimiz oldu. İkinci olarak Covid-19 Pandemisinin tekrar yaşanması halinde neler yapılması gerekli olduğuna dair değerlendirmelerin olduğu başka bir projemiz daha var. Üçüncü olarak da; Orta Asta ve Kafkasya Bölgesel Balıkçılık ve Su Ürünleri Komisyonu (CACFish) olarak su ürünleri kaynaklarının geliştirilmesine yönelik bölgesel bir platform olarak görev yapmaktayız.”

Tarım ve Orman Bakanlığı, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü, Avcılık ve Kontrol Daire Başkanlığında Kontrol Grup Sorumlusu Hüseyin KARCI; sahada yaptıkları çalışmalarda küçük balıkçıların en önemli sorununun pazarlama olduğunu gördüklerini, küçük balıkçıların avladıkları ürünleri istedikleri fiyatlara satamadıklarını söyledi.

“Tarım ve Orman Bakanlığı olarak balıkçılığın sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından illegal avcılık faaliyetleri ile mücadele etmek için denetim ve kontrolleri sürekli yapmaktayız. Ayrıca sektörün ortakları ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ile sürekli temas halinde yasak avcılığın önlenmesi için birlikte mücadele vermekteyiz.

Küçük ölçekli balıkçı gemileri sayı olarak toplam gemilerimizin %90’ını oluşturmasına rağmen avladıkları balık miktarı toplam avın sadece %10’unu oluşturmaktadır. Bakanlık olarak küçük ölçekli balıkçılar tarafından avlanan miktarın ve dolayısıyla kazançlarının nasıl artırılacağına yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Bu doğrultuda; Bakanlık olarak küçük ölçekli balıkçılara 2017 yılından bu yana geleneksel balıkçılık desteklemesi kapsamında destekleme ödemesi yapmaktayız. 2022 yılında gemi başına ödenen destekleme miktarlarını gemi boyuna bağlı olarak 3.500 – 6.000 TL ye kadar yükselttik.

Devletin her balıkçı gemisine bir kontrol görevlisi koyması mümkün değildir. Bu nedenle balıkçıların otokontrol mekanizmasını çalıştırması ve bilinçli avcılık yapması gerekmektedir. Balıkçılar kendi avlak sahalarını kendilerinin korumaları ve yönetmeleri gerekmektedir.”

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zafer Tosunoğlu; küçük ölçekli balıkçıların avlak sahalarının günden güne azaldığını belirtti.

“Sürdürülebilirlik gerek insanın gerekse ekosistemin olumsuz faktörlerden etkilenmeden fonksiyonlarını sürdürebilmesidir. Ancak günümüzde bunu sağlamak çok da mümkün olmamaktadır. Aşırı avcılık baskısı, yasadışı balıkçılık faaliyetleri, küresel ısınmaya bağlı olarak sularımıza Pasifik ve Hint Okyanusu kökenli istilacı türlerin gelmesinden tutun da Marmara Denizindeki ısı artışı ve kirliliğin birleşmesiyle oluşan müsilaja kadar birçok faktör küçük ölçekli balıkçılığın sürdürülebilirliğini günden güne olumsuz hale getirmektedir. Yapılan son çalışmalarda; sıcaklık ve tuzluluk verileri incelendiğinde, küresel ısınma bu şekilde devam ederse Akdeniz’in tuzluluk oranının artarak %0,4’lere kadar çıkacağını ve Akdeniz’in Kızıl Deniz gibi bir deniz olacağını göstermektedir.

Son olarak iki şeyi vurgulamak istiyorum. Bilim insanı olarak konuşabilmemiz için elimizde veri olması gerekiyor ancak küçük ölçekli balıkçılardan maalesef veri teminimiz edemiyoruz. Buna yönelik olarak veri toplama sistemlerinin en kısa sürede hayata geçirilmesi gerekiyor. Her ne kadar küçük ölçekli balıkçılar tarafından avlanan balıklar toplam av miktarı içerisinde %10’luk paya sahip olsa dahi toplam balıkçı gemisi filosunun %90’ını oluşturuyor ve avlanan balıklar doğrudan tüketime gidiyor. O yüzden küçük ölçekli balıkçılık ölçekte küçük ama kıymette pek değerlidir.”

Panelistlerin konuşmalarının ardından katılımcılardan soru ve katkılar alındı. Katılımcıların taleplerine ilişkin olarak panelistler tarafından cevaplar verildi.

SUYMERBİR Başkanı Çoşkun; su ürünleri mühendisliği okuyan bir öğrenci tarafından ifade edilen “mühendislerin ilk etapta verilen düşük maaş ve yetersiz sosyal imkanlar nedeniyle yetiştiricilik tesislerinde çalışmak istemediklerine ilişkin” yorumuna yönelik olarak, “asgari ücrette yapılan artışlar sayesinde artık maaşların oldukça yeterli düzeyde olduğunu ve işletmelerin önceki yıllara oranla çok daha iyi sosyal imkanlara sahip olduğunu” söyledi.

Daha sonra katılımcılar tarafından sorulan sorulara ilişkin olarak Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz söz alarak Bakanlığın yaptığı çalışmalar hakkında bilgiler verdi. Su ürünleri mühendislerinin istihdam edilmesine yönelik olarak büyük çaba verdiklerini ve bütçe imkanları dahilinde her yıl 50 ila 100 mühendisin kamu kurumlarında istihdam edildiğini ifade etti. Katılımcılardan gelen balıkçı barınaklarının kiralanmasıyla ilgili sorulara yönelik olarak da; yeni bir düzenlemenin hazırlandığını ve Resmi Gazetede yayınlanmasının ardından barınakların kiralanmasıyla ilgili problemlerin büyük oranda hallolacağını ifade etti.

Panel moderatörü Prof. Dr. Vahdet Ünal; panelin amacına çok uygun bir şekilde hizmet ettiğini, sektörün her yerinde yer alan katılımcılar tarafından sorunların ve çözüm önerilerinin dile getirildiğini belirtti. Ünal; panelist ve katılımcılara katılımları için teşekkür ederek toplantıyı bitirdi.

 

Kaynak: Balık Haber Merkezi

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!