İstanbul
09 Şubat, 2025, Pazar
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

Şevket DURSUN “Vicdanınız yoksa limit tanımazsınız”

07 Aralık, 2020, Pazartesi 09:39Adnan KASAPCI
Şevket DURSUN “Vicdanınız yoksa limit tanımazsınız”

İlk yakaladığınız balığı ve yaşadıklarınızı anlatır mısınız?

İlk olta balıkçılığı deneyimim 1998 yılında Ömerli Barajı’nda yakaladığım 2,5 Kg ağırlığındaki aynalı sazan balığı idi. O zamanlar Sazan balığını çok tanımıyordum. Hatta İsrail Sazanı ile normal sazan balığını karıştırıyorduk. İsimlerini dahi çok iyi bilmiyorduk. Balığı yakaladığımda balığın verdiği mücadele, kafa atışları ve aksiyon bana tarifi mümkün olmayan bir haz verdi.

İnsanın bu hazzı yaşamadan amatör olta balıkçılığı hakkında bildiği ve duyduğu herşeyin pek de gerçekçi olmadığına inandım. O gün bu gündür bu güzide hobiyi hemen her fırsat bulduğumda genellikle tatlısularımızda icra etmeye gayret gösteriyorum.

Şevket Dursun

Sürdürülebilir balıkçılık nedir? Amatör olta balıkçıları için bu kavram ne ifade ediyor?

Sürdürülebilir balık avcılığı için genelde ben 2007’den bu yana limitlere uyarak avlanıyorum. Küçük balıkları, limit altı balıkları alıp gelmiyorum. Ancak, çevremde gördüğüm bir takım arkadaşlar, küçük daha yavru denilecek boyutlardaki balıkları avlıyorlar. Bu ise, balık neslinin azalmasını ve tükenmesine sebebiyet veriyor. 1998-2000 yıllarındaki balık popülasyonu ne yazık ki günümüzde yok. Balık tür ve sayıları yıldan yıla sürekli ve hızlı bir azalış eğiliminde. Bunun en önemli sebebi yasadışı ve bilinçsiz avlanmadır.

Özellikle amatör olta balıkçısı dostlarımıza tavsiyem, limitlere uymaları ve küçük balık avı yapmamalarıdır. Doğaya ve balıklara en çok sahip çıkması ve koruması gereken kişiler Amatör Olta Balıkçıları olmalıdır.

İyi bir balıkçı olmanın ön şartları nelerdir?

İyi bir balıkçı olmanın ilk şartı herşeyden önce balığı, sucul hayatı ve doğayı sevmekle başlar. Bu aslında iyi insan olmanın da bir basamağıdır. Av yapılan yeri kirleten, av yaptığı yerde çevreye ve oradaki canlılığa zarar veren, çöpünü, misinalarını ve iğnelerini orada bırakan bir kişi herşeyden önce iyi insan olmadığı gibi iyi bir balıkçı da olamaz. İyi bir balıkçı olmanın ön şartı, iyi bir insan olmaktır. Bunun için çaba harcamaktır.

İyi balıkçı olmak demek, herkesten çok balık yakalamak veya en büyük balığı yakalamak demek değildir. İyi balıkçı olmak demek, herşeyden önce doğayı ve sucul hayatı sevmek ve onları korumakla olur. Avına ve avlağına saygı duymakla olur. Yasak av zamanlarında, balığın yumurtlama dönemlerinde av yapmamakla olur… Limit altı balık almamakla olur… Balık var diyerek kovaları doldurmamakla ve balıktayken hırs yapmayarak olur. Bu unsurlar bir amatör olta balıkçısında yok ise, o kişi iyi bir balıkçı olmadığı gibi, iyi bir insan da değildir. Olsa olsa elinde olta tutan bir istilacı tür hükmündedir.

İnsanda herşeyden önce vicdan olmalıdır. Vicdanı olmayan zaten limitlere de uymaz. İyi bir balıkçı olmanın en önemli ön şartı "doğayı sevmek ve korumaktır"...

Ülkemizde balık ve balıkçılığın gelişmesi konusunda neler söylemek istersiniz?

Türkiye’de balıkçılığın gelişmesi için öncelikle kendimizi vicdanen gözden geçirmemiz lazımdır. Ben daha çok Tatlısularda ve barajlarda amatör olta balıkçılığı yapıyorum. Bu bölgeler genel olarak içme suyu olarak kullanılan havzalar. Bu bölgelerin etrafını temiz tutup, balığa ve çevreye zarar verecek, başta plastik atıklar olmak üzere çevre kirliliğine sebep olacak her türlü zararlı davranıştan uzak durulmalıdır. Tırıvırı dediğimiz yöntemlerle ve ağ ile balık avcılığı kesinlikle yapılmamalıdır. Bu tarz balıkçılığın sonucunda suda kalan tırıvırı, ağlar ve plastiklerin sudaki etkileri yüzyıllarca sürmektedir.

Bu şekildeki zararlı avcılık sebebiyle her gün sadece bir tane balığın öldüğünü varsaysak, o ölen bir tek balığın dahi üremesi mümkün olsa, ortaya çıkacak olan katliamın boyutu korkunçtur.

O balıkları yeme imkanımız olmuyor, onların yaşamasına da müsaade edilmiyor ve ayrıca üremesi de engellenince balıkların sayısı neden azalıyor sorusuna bir parça cevap bulabiliriz.

Bizler herşeyden önce Amatör olta balıkçıları olarak balık tutmak için kullandığımız yem ve ekipmanların doğaya ve çevreye ne kadar uyumlu olup olmadığını kontrol etmeli ve buna göre malzeme tedarik etmeliyiz, malzeme konusunda bilinçli olmalıyız. Mümkün olduğu kadar plastik malzeme kullanmamaya gayret etmeliyiz. Mesela biz Sazan Balıkçılarının bolca kullandığı malzemelerden birisi de boncuktur. Boncuk kullanımı son zamanlarda oldukça artmıştır. Bir boncuğun iğnedeyken koparak suda kalması büyük tehlikedir. Çünkü iğnedeyken suda kalan bir boncuk halen daha avcıdır, balıklar bu boncuğu yem sanarak onu yiyecek ve ondan kurtulamadığında ise ölüp gidecektir. Bakınız çok dikkatli olmalıyız, bu konularda hepimize çok önemli görevler düşüyor.

Limitlere ve av yasaklarına uymak zorundayız. Kullandığımız malzeme ve ekipmanları çok dikkatli seçmeliyiz.

Balıkçılık dışında hobileriniz var mı?

Balıkçılıktan önce hobi konusunda oldukça aktif ve yoğun dönemlerim oldu. Mesela futbol oynardım. 8 yıl amatör olarak futbol oynadım. Yaştan dolayı futbol oynamayı bırakma noktasına geldim. Amatör olta balıkçılığına başladığımdan bu yana başka bir hobiye ne zaman ayırmak ne de yeni bir hobiye başlamayı düşünmedim. Doğanın içinde, huzurla, tertemiz havada, kuş sesleri ile balık tutmak sanıyorum bende artık herşeyin üzerinde bir hal aldı.

“Doğadaysan Özgürsün” diyorsunuz öyle mi?

Evet aynen öyle, bu konudaki bütün söyleyeceklerimi özetleyen harika bir slogan oldu, “Doğadaysan Özgürsün”

Eş ve çocuklarınız balık tutuyorlar mı? Onları da balığa götürüyor musunuz?

Zaman zaman iştirak ediyorlar, küçük oğlum nadiren ama eşim daha yoğun bir şekilde benimle balığa gelir.

Balıkçılıktaki rekorunuz nedir?

En büyük balığım 7,5 kg. ağırlığındaki bir sazan balığıdır ancak birlikte avlandığım arkadaşlarımın 20-22 Kg. rekorları var. Onlarla gurur duyuyorum. Özellikle son birkaç yıldır yakala-bırak kültüründe avcılık yapıyorum.

Sazan Avcılığı yapacak kişiler bu av yöntemine nasıl başlamalıdır? Neler tavsiye edersiniz?

Sazancılık oldukça ince ve bir o kadar da hassas bir konudur. Sazan balığı her yeme atlar ancak her avcıya yakalanmaz. Sazancılıkta dikkat edilmesi gereken bir çok konu vardır. Avlanırken suya ışın yansıtılmamalı, yaktığınız ateşin dahi ışığının yansımaması gerekir. Avcı, oltalardan uzak bir yerde olmalı, sessiz olmalı ve gürültü yapmamalı.

Sazan avcısı olacak arkadaşların ilk başta çok iyi araştırma yapmaları gerekir. Olabildiğince iyi ve kaliteli malzeme almalarını, kalitesiz malzemeden mutlaka uzak durmalarını tavsiye ederim. Çünkü sazan çok güçlü bir balıktır. 2 Kiloluk bir sazan balığını sudan çıkartmak en az 5-6 dakika alır. Kullanılan misina, iğne, kamış, makine ve yemin kaliteli olması gerekiyor. Kamış konusunda benim tavsiye edeceğim genellikle 3.60 Metre veya 3.90 Metre parçalı kamışlar. Makine olarak ise, genelde çift debriyajlı çift kalamalı motorların sazan için daha ideal olduğunu çok defa tecrübe ettik. Kaliteli malzeme demek marka veya pahalı malzeme demek değildir. Kalitesiz malzemelerle de balık yakalanabilir ancak kalitesiz malzemenin ömrü hem çok kısadır hem de balığı yakaladığınızda kaçırma riski oldukça yüksek olur.

Yeni başlayacak arkadaşlarımıza az ama kaliteli malzeme ile sazan avcılığına başlamalarını tavsiye ederim.

Sazan balıkçılığının en önemli dinamiklerinden biri de Kampçılık. Sizde balıkçılık mı daha yoğun yoksa kampçılık mı?

Kampçılık, sazan avcılığının birinci ayağıdır. Sazan balıkçılığı günlük yapılabilecek bir balıkçılık değildir. Aynı gün içinde 2 Kg. üzeri trofe diyebileceğimiz büyük bir balık yakalayabilmek tamamen şansa bağlıdır.  Büyük balık alabilmek için öncesinde o bölgede kamp kurup, o merayı gözlemlemek ve yemlemek gerekir. Bu ise günübirlik yapılabilecek bir faaliyet değildir. Zaman ve süreç isteyen bir eylemdir. Dolayısı ile sazan balıkçısının balık avı esnasında rahat edebilmesi için çadır, kampet, semaver, yemek ve içecek malzemelerinin tam olması gerekir.

Doğrusu balıkçılık ve kampçılık benim hayatımda bir bütünü temsil eden iki ana ve ayrılmaz unsurdur. Birini diğerinin üzerine koyabilmem mümkün değil. Sazan balıkçılığı bizleri kampçılığa zorlar ve kampçılık ise doğa ile iç içe olmamıza daha fazla imkan tanır.

Hem balıkçılığımda hem de kampçılığımda birinci amaç doğa ile iç içe olmak, temiz havada bir veya iki gece doğada kalarak kafa dinlemek ve kamp yapmak beni inanılmaz mutlu ediyor. Balık işin zirve noktasıdır. Nasip kısmet, gelirse maksat hasıl olmuştur. Gelmezse de ya kısmet der, döner geliriz.

 

Not : Rahmetli Şevket Dursun Bey ile röportajımızı üç bölüm olarak planladık. İlk röportajı birlikte balık avı ve kamp yaptığımız gün yaptık. Kendisi 29 Ağustos 2019 Günü trafik kazası geçirerek vefat ettiğinden dolayı diğer röportajlar yapılamadı. Kendisini doğa aşığı, usta balıkçı ve kıymetli bir büyüğümüz olarak anacak ve anısını daima yaşatacağız… Işıklar içinde uyusun…

Resim Galerisi için Tıklayınız... Rahmetli Şevket DURSUN anısına...